Tevazu Sahibi Bir Öncü: Şule Yüksel
İmam hatip okullarının kız bölümünün açılması yolunda öncülük eden Şule Yüksel Şenler, Türkiye Yazarlar Birliği (TYB) İstanbul Şubesi’nin düzenlediği “Şule Yüksel Şenler Özel Programı”na katıldı.
Kızlarağası Medresesi’ndeki etkinliğe katılan Şenler, “İçinde bulunduğumuz duyguları, ne edebiyat, ne gönül dili, izaha muktedir değil. Bu acize gösterilen vefa dolayısıyla, TYB İstanbul Şubesi’ne ve katılan herkese teşekkür ediyorum” dedi.
Yönetim Kurulu üyemiz yazar Demet Tezcan`ın da konuşmacı olarak katıldığı programda Yazar Şenler, bugünlerin kendisi için bir zamanlar hayal olduğunu dile getirerek, şunları kaydetti:
“Şule Yüksel, bir efsane değil, cidden olması icab eden ve olmasını çok istediği halde, karşısında maalesef olması icab eden manevi değerleri bulamamanın hüznü ve aşkı içinde ortaya atılan biridir. ‘Kimsenin parmak basmadığı konulara neden bir kişi basmasın? Benim milletim bunlara layık değil mi?’ diye düşünerek, sindirilmiş, ürkütülmüş, aşağılık duygularına itilmiş ümmetin en kıymetlilerinden olan halkıma, her şeye layık olduğunu hissettirecek bir efor diledim Rabbimden. Nacizane böyle bir ses olabildiysem, çok memnunum ve saadet içindeyim.”
Etkinlikte konuşan TYB İstanbul Şubesi Başkanı Mahmut Bıyıklı, Şule Yüksel Şenler’in bir nesli büyüttüğüne işaret ederek, “Programı, genç neslin onun mücadelesinden haberdar olması ve onun fikir ve edebiyat dünyamıza kattıklarını idrak etmesi için düzenliyoruz” dedi.
Yazar Hasan Aksay ise Şenler’in yazmaya başladığı 1960’lı yılların Türkiye’nin zorlu dönemleri olduğuna dikkati çekerek, “Türkiye’de erkeklerin bile mücadele edemediği bir dönemde bir kadın olarak cesur yazılar yazmış ve çalışmalar yapmıştır” ifadesini kullandı.
Şenler’in, Hazreti Resulullah (s.a.v.) ile ilgili yazılarının yayımlanmasının ardından uyarılar aldığını kaydeden Aksay, “En küçük İslami hareketin yapılmasına müsaade edilmediği bir dönemdi. Basın Yayın Genel Müdürlüğüne kadar herkesin, her yerde sıkı sıkıya takip edildiği bir devirde, herkesin cesaret edemeyeceği cesur çalışmalar yaparak birçok insanın önünü açtı” diye konuştu.
HUZUR SOKAĞI DEVRİMİ
Ekrem Kızıltaş da Şenler’in modern ve sıradan bir ailede yetişen genç bir kız olduğuna değinerek, “Yaşamını sorgulamaya başlıyor ve birtakım cevaplara ulaşıyor. Sonra da ulaştığı bu cevaplar üzerinden ‘Benim bulduğum doğruları neden herkes bulmasın?’ diyerek yola çıkıyor” dedi.
O dönemde çekilen her filmde, hafif meşrep, dekolteli, makyajlı kadınlarla, alkol kullanan, flört eden erkeklerin olduğunu savunan Kızıltaş, şöyle konuştu:
“Böyle bir dönemde, 1960’tan sonra Cenabıhak lutfetti ve Şule Yüksel Şenler diye biri ortaya çıktı. Genç kızlara, pembe aşk dizileri okutulduğu bir dönemde o, ‘Huzur Sokağı’nı Bugün gazetesinde neşretmeye başladı. Herkes toplumu dejenere etmeye çalışırken, o huzura, boş işleri bırakmaya çağırdı. Bunu yaparken öyle güzel bir dil kullandı ki, okuyan herkes gözyaşları içerisinde kaldı.”
“TESETTÜR KONUSUNDA ÇIĞIR AÇTI”
Gazeteci, yazar Mehmet Şevket Eygi ise Şenler’in yazmaya başladığı dönemle bugünün şartlarının farklı olduğuna değinerek, “Şule hanım, İslam’ın değerleri olan tesettür konusunda ülkemizde bir çığır açmıştır” yorumunu yaptı.
Haftalık gazete hazırladığı dönemde, bir gün, birinci sayfada yer alması için Şenler’in bir makalesini seçtiğini anlatan Eygi, “Tesettür ve kadın hakkında bir metin. Hoşuma gitti, ‘Basalım’ dedim. Tam isabet etmiş, on ikiden vurmuşum. O yazı, Şule hanımın yazı hayatına başlamasında bir vesile oldu” dedi.
Eygi, ünlü yazar Şenler’in, Türkiye’nin her yerinde, dinleyicilerin salonlara sığmadığı durumlarda camilerde dahi konferans verdiğini belirterek, şöyle devam etti:
“Baktılar ki Şule Hanım konuşmalarıyla binlerce insanı etkiliyor, hemen tutuklandı. Hapse atıldı. Sonra onun için özel af çıkardılar. O ise affı ‘Bu benim şahsi meselem değildir’ diyerek kabul etmedi ve hapiste kaldı. O günlerden bugünlere geldik. Bugünler için Şule hanıma müteşekkiriz. Kendisine Allah’tan sağlık, afiyet diliyoruz ama bazı şeyleri hiç unutmamak lazım. Bugün kabinede bile başörtülü kadın bakanımız var.”
“DİNİ ‘ÇAĞ DIŞI’ BULAN KESİMDEN ÇIKMIŞTI”
Yazar Demet Tezcan da Şenler’in hayatını anlatan bir kitap yazdığını aktararak, “Onun hakkında kiminle konuşsam herkes aynı cümleyi söyledi, ‘Bu ülkede çığır açmıştır’. Bu sebeple kitabın adını ‘Bir Çığır Öyküsü’ koyduk. Şule abla hakkında verdiğim konferanslarda, onun dönemini gençlere anlatırken, ‘Düşünün ki Allah demenin suç olduğu bir dönem’ diye anlatıyorum. Bunu anlamakta zorlanıyorlar” diye konuştu.
Şenler’in yazarlığa başladığı dönemin, toplumun baskı ve yasaklarla dizayn edilmeye çalışıldığı bir dönem olduğunu söyleyen Tezcan, şunları kaydetti:
“Bu dizayn özellikle kadınlar üzerinden yapılıyor. Camiler kapatılıp, ahır yapılıyor, Kur’an-ı Kerim Arapça harflerle basılı olduğu için evlerde bulundurmak suç. Hacca gitmek yasak. Şule abla, böyle bir dönemde, tam da bu düşünceyi taşıyan seküler anlayışa sahip kesimin arasında dünyaya geliyor.”
Tezcan, Şenler’in dini “çağ dışı” bulan bir kesimin içinde doğduğunu söyleyerek, “Eğer başka türlü bir aileden çıkmış olsaydı, yazdıkları için ‘Zaten bunlar köylülere has bir düşünce’ diyeceklerdi. Fakat böyle bir kesimden çıktığı için ezberleri bozmuştur” ifadesini kullandı.